Özel Yetenekliler Ve Eğitimi
Evde ve Okulda Yetenek Nasıl Beslenir?
Geleceği şekillendiren çocuklar için ortak bir yolculuk…
Yetenek Gelişimi Bir Rastlantı Değil, Bilinçli Bir Süreçtir
Yetenek, bireyin doğuştan getirdiği potansiyelin çevresel koşullar ve eğitimle birleşerek gelişmesidir. Bu bağlamda, gelişimsel psikoloji alanında yapılan çok sayıda araştırma, çocukların yeteneklerini ortaya çıkarma sürecinin tesadüfi değil; aile ve okul ortamındaki bilinçli destekle mümkün olduğunu göstermektedir (Gagné, 2003; Subotnik, Olszewski-Kubilius & Worrell, 2011).
Amerikan Psikoloji Derneği’nin 2020 tarihli raporuna göre, çocukluk döneminde doğru yönlendirme almayan üstün potansiyelli bireylerin %30’unun, bu yeteneklerini yetişkinlikte kullanamadığı tespit edilmiştir. Bu durum, erken dönemde yapılan gözlem ve rehberliğin önemini açıkça ortaya koymaktadır.
Carol Dweck’in “büyüyen zihin kuramı” (growth mindset), çocuğun sadece zekâsıyla değil; çabaya, öğrenmeye ve sürece olan inancıyla gelişebileceğini savunur (Dweck, 2006). Bu teoriye göre, esnek ve gelişime açık zihinsel yapılar, yetenek gelişiminde sabit zekâ inancına kıyasla çok daha etkilidir.
Howard Gardner’ın Çoklu Zekâ Kuramı (1983) ise zekânın yalnızca akademik başarıyla sınırlı olmadığını; müziksel, görsel, bedensel, doğa odaklı ve kişilerarası gibi birçok farklı alanda gelişebileceğini ortaya koymuştur. Bu kuram, her bireyin farklı alanlarda güçlü yönleri olabileceğini kabul ederek, eğitim ortamlarının bu çeşitliliğe göre şekillendirilmesini savunur.
OECD’nin 2022 Eğitimde Yetenek ve Erişim Raporu, yetenekli bireylerin erken yaşta desteklenmediği toplumlarda, hem bireysel mutsuzluk hem de toplumsal kalkınma kaybı yaşandığını vurgulamaktadır. Dolayısıyla evde ve okulda yetenek gelişimi; sadece bireyin geleceğini değil, aynı zamanda ülkenin kültürel ve ekonomik gücünü de doğrudan etkileyen stratejik bir meseledir.
1. Gözlemle Başlayan Yolculuk (Evde İlk Adımlar)
Çocukların neye yöneldiğini fark etmek için öncelikle “izlemek” gerekir. Ailelerin en büyük gücü, çocuklarını tanımalarıdır. Saatlerce lego oynayan bir çocuğun motor zekâsı; hikâyeler uyduran bir çocuğun sözel yeteneği, kuş seslerine dikkat kesilen bir çocuğun doğa duyarlılığı olabilir.
Soru Sormasına İzin Verin: Merak, yeteneğin kapısını aralar. “Bu neden böyle?” sorusu, sadece bir cümle değil; zihnin keşfe çıkma arzusudur.
Hatalardan Korkutmadan Destekleyin: Yetenek, denemeyle gelişir. Evde “yanlış yaptın” yerine “denemek cesarettir” cümlesi yerleşirse, çocuk korkmadan ilerler.
Farklı Malzemeler Sunun: Resim kâğıtları, ritim aletleri, hikâye kartları, denge oyuncakları… Çocuğa bir değil, birçok pencere açılmalı ki içindeki yetenek kendine uygun ışığı bulsun.
2. Okul: Yeteneğin Renklenme Alanı
Eğitim, sadece bilgi aktarmak değil; çocuğun doğasını beslemektir. Okullar, bireyselliği keşfetme imkânı sunmalı ve her çocuğun güçlü yönlerini açığa çıkarmalıdır.
Farklı Zekâ Alanlarına Duyarlı Eğitim: Gardner’ın kuramı doğrultusunda; sözel, görsel, bedensel, müziksel ve sosyal zekâ türlerine göre etkinlikler düzenlenmelidir.
Proje Tabanlı Öğrenme: Yetenek, üretimle gelişir. Öğretmen, çocuğa bir fikirle yola çıkma şansı tanımalı. “Bu konuyu sen nasıl anlatırdın?” sorusu, çocuğun yaratıcı zekâsını uyandırır.
Bireysel Geri Bildirim: Her çocuğun başarı tanımı farklıdır. Sabit not sisteminden çok, yetenek alanında gösterdiği gelişim vurgulanmalıdır.
3. Ev-Okul İş Birliği: Aynı Hikâyeyi Yazmak
Çocuğun potansiyeli, ancak ev ve okul el ele verdiğinde tam anlamıyla ortaya çıkar. Öğretmen ve veli, bir çocuğun hayat hikâyesinin ortak yazarlarıdır.
Düzenli İletişim: Öğretmen, sınıftaki çocuğu gözlemlemeli ve aileyle paylaşmalı; aile, evdeki ilgi alanlarını öğretmene, okula aktarmalıdır. Bu veri paylaşımı, çocuğun haritasını netleştirir.
Ortak Etkinlikler: Aile katılım günleri, yetenek sergileri, sınıf dışı kulüpler… Ortak zeminde buluşmak, çocuğun hem sosyal gelişimine hem öz güvenine katkı sağlar.
Rol Model Olmak: Evde kitap okuyan bir anne-baba, okulda öğrenmeye değer veren bir öğretmen; çocuğun iç motivasyonunu besler. Çünkü çocuklar, gördüklerini taklit eder.
4. Sabır, Sevgi ve Fırsat Üçgeni
Yetenek, bir yarış değil; bir yolculuktur. Her çiçeğin açma zamanı farklıdır. Bazen bir çocuk ilkokulda sıradandır ama lise yıllarında parlamaya başlar. Bazen içine kapanıktır ama müzikle kendini bulur ve ifade eder. Bu yüzden:
Sabır gösterin.
Sevgiyi eksik etmeyin.
Fırsatlar sunun.
Unutmayalım: Her çocuğun yeteneği farklıdır. Ortaya çıkış zamanları, şekilleri de birbirinden tamamen farklıdır. Einstein konuşmaya üç yaşında başladı. Mozart dört yaşında beste yaptı. Bize düşen her çocuğu kendi özelinde değerlendirmek ve her birine uygun yaklaşım biçimi belirlemektir. Her çocuk bir hikâyedir; doğru zamanda, doğru biçimde okunduğunda anlam kazanır.
Evde bir mum yakılır, okulda öğretmen onu ateşe çevirir. Yetenek, bu iki ışıkla büyür. Eğer bir çocuk kendini tanır, destek görür ve sevildiğini hissederse; sadece kendi potansiyelini açığa çıkarmaz, var olduğu aileyi, toplumu ve ülkesini de ürünleriyle aydınlatır.